Hiçbir şirket, yönetim ya da kuruluş internet çağında nasıl ayakta kalacağını ve gelişeceğini tam anlamıyla kavrayamıyor. Google dışında. Dolayısıyla, günümüzde karşılaşılan zorluklar karşısında şu soruyu sormak mantıklı görünüyor: Google olsa ne yapardı?
Google’ın kurucuları ve yöneticileri, internetin getirmiş olduğu değişimi kavramış durumdalar. İşte tam da bu yüzden bu kadar başarılı ve güçlüler; The Times of London’ın dediği gibi, “dünya tarihindeki en hızlı büyüyen şirket”i işletiyorlar. Aynı şey, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg; kendini craiglist’in kurucusu ve müşteri hizmetleri temsilcisi olarak nitelendiren Craig Newmark; Wikipedia’nın kurucularından Jimmy Wales; Amazon’un kurucusu Jeff Bezos ve Digg’in yaratıcısı Kevin Rose için de geçerli. Onlar, dünyaya bizlerden çok daha farklı bir açıdan bakıyorlar ve sonuç olarak, yeni yöntemler ve yeni fikirler sayesinde artık yerle bir olmuş eski sistemlerin modası geçmiş kurallarına uymayan farklı kararlar alıyorlar. İşte bu yüzden bütün bu değişim karşısında verilmesi akıllıca olan tepki, kendimize bu yenilikçilerin ne yapacağını sormaktır. Google, kendi felsefesini web sitesinde cömertçe paylaşıyor ve “Google’ın doğru olduğuna inandığı 10 şey”i sıralıyor.
Bu kitap ise Google’dan, onun kurallarından, teknolojiden ya da iş dünyasından çok daha fazla şeyle ilgili. Bu kitap, dünyaya Google’ın gözlüklerinden bakmak, kendinize has yeni bir bakış açısı edinmek ve her şeyi farklı görmeye başlamakla ilgili. Bu açıdan bu, Google ile ilgili bir kitap değil. Sizinle ilgili bir kitap. Sizin dünyanız, bu dünyanın sizin için nasıl değişmekte olduğu ve sizin bundan ne kazanabileceğinizle ilgili. Kendi kendine “Google olsa ne yapardı?”yı sorması pek de elzem olmayan kişileri ya da kuruluşları adlandırmak zor –reklamcılar mı, havayolları şirketleri mi, perakendeciler mi, otomobil üreticileri mi, bilgisayar şirketleri mi, moda tasarımcıları mı, telefon şirketleri mi, siyasetçiler mi, hükümet liderleri mi, üniversite hocaları mı?
Bu nedenle bu soruyu herkes için soruyor. Google’ın kullandığı yöntemlerin bilgeliğini yaşamımızda ve işi hayatımızda uymamız gereken bir çeşit kurallar listesine dönüştürüyor; sonra bu kuralların her birini farklı düşünme ve hareket etme egzersizi olarak analiz ediyor ve çok sayıda şirkete, endüstriye ve kuruluşa nasıl uygulanabile¬ceğini gösteriyor. Google gibi düşünmenin hayatlarımızı ve Google Jenerasyonu’nun geleceğini nasıl etkilediğini inceleyerek de aslında yarın bizleri nelerin beklediğini gösteriyor.
Jeff Jarvis, en popüler bloglardan biri olan Buzzmachine.com’un sahibi. City University of New York’da Gazetecilik bölümünde öğretim görevlisi ve interaktif gazetecilik programının direktörüdür. The Guardian için köşe yazıları yazmakta ve birçok medya şirketine danışmanlık yapmaktadır. 2007 ve 2008 yıllarında, Davos’ta gerçekleştirilen Dünya Ekonomik Forumu’nda iki yıl üst üste 100 medya liderinden biri olarak gösterilmiştir. Entertainment Weekly, New York Daily News, TV Guide, People, San Francisco Examiner, Chicago Tribune ve Chicago Today gibi yayınlarda çeşitli pozisyonlarda görev almıştır.
MediaCat
JEFF JARVIS İLE RÖPORTAJ (2009-02-06 )
"Google bir çığ ve dağdan aşağı düşmeye daha yeni başladı" diyen Jeff Jarvis, "Google olsa ne yapardı?" adlı kitabında neredeyse herkese -size, şirketinize, sektörlere, hatta ABD hükümetine- bu devasa online şirketi araştırmayı ve taklit etmeyi öneriyor. Ya da en azından çığın altında kalma riskini almayı. Jarvis iş değiştirdiği gibi yazılarını da hızlı bir şekilde kaleme alıyor. TV eleştirmeni, dergici, blogcu, yatırımcı ve öğretim görevlisi gibi değişik işlerden sonra eğer "Google olsa ne yapardı?" başarılı olursa, "teknolojinin geleceği konusunda söyleyecek çok şeyi olan biri" olarak kabul edilebilir. Jarvis, Newsweek'ten Nick Summers'la Münih'te Davos 2009 Dünya Ekonomik Forumu öncesinde katıldığı bir konferansta konuştu.
- Newsweek: Öyle görünüyorki Google haricinde Facebook ve Amazon'a da hayranlığınız var. Peki hiç "Facebook olsa ne yapardı? yada " Amazon olsa ne yapardı?" diye yazmayı düşündünüz mü? Veya bundan sonrası için böyle bir düşünceniz var mı?
Jeff Jarvis: (Gülüyor) Sanırım onlar da zaten bu kitabın içinde. Bu kitaptaki amaç Google'ı tapınılacak hale getirmek değil. Amaç, kafa karıştırıcı, beklenenin dışında ve zorunlu olarak ortaya çıkan değişimlerle yüzleşerek "Kim bunda başarılı? ve "Neden?" sorularını sormak. Bu yüzden Google'a belirli bir mesafeden hayranlıkla bakmanın yanı sıra bu kitaba Mark Zuckerberg'in Facebook'undan, Craig Newmark'ın Craigslist'inden, Jeff Bezos'un Amazon'undan anekdotlar ve örnekler dahil ettim. Bir grup insan interneti keşfetmiş ve başarılı olmuş. Siz bunlardan istediğinizi seçebilirsiniz. Ben Google'ın en uygun objektife sahip olduğunu düşünüyorum çünkü devasa boyutlarda ve Times of London'da belirtildiğine göre dünya tarihindeki en hızlı büyüyen şirket. Öyleyse dünyaya yeni bir açıdan bakmak için Google'ı mercek olarak kullanmaktan daha iyi ne olabilir?
- Peki son 24 saat içinde Google'ı nasıl kullandınız?
Hepsini sayabilir miyim? Elektronik postam Google'da, internete her girişimde Google'dayım. Çeşitli türlerde haberler arattım, Münih restoranlarını ve yolumu bulmak için Google Maps'i kullandım, Google Arama'da film listelerini ve özetlerini buldum. Ayrıca Google'dan videolar da izledim.
- Ne çok şey!
Sanırım hepsi bu da değil. Blogumda Google Ads sayesinde birkaç kuruş kazanıyorum. Geçen akşam kaydettiğim müthiş Beatbox ve keman düetinin kısa bir filmini yapıp You Tube'a koyacağım. Google'ın kollarının uzandığı herşeyi düşünmeye çalışıyorum, ama büyük ihtimalle farkında bile olmadığım şekillerde kullanıyorum.
- Basılmış kitaplar en az "Google-ca" mecralar sayılabilir. "Google olsa ne yapardı?" yı bu konseptin içine nasıl oturttunuz?
Öncelikli olarak kabul ediyorum ki ikiyüzlüyüm. Bu kitabı mümkün olabilen en dijital, araştırılabilir ve link verilebilir şekilde yapamadım çünkü yayıncıdan avans ve başka hizmetler almıştım. Takdir edersiniz ki benim de yemek yemem lazım ve bu fırsatı kaçıramazdım. Ancak kitabım, bloğumda umduğumdan çok daha "Google-ca" oldu. Blogumdaki en mükemmel şey ise, okuyucularımın büyüleyici cömertliği ve zorlamalarıyla bilgi eksikliklerimi kapatmaları oldu.
- Peki Google'ın kendi içinde "Google-ca" davranmadığı bölümler var mı? Reklam gelirlerinin dağılımını
göstermemeleri gibi mesela.
Evet, Google'ın pek "Google-ca" davranmadığı bazı bölümler var. Bunlar genel olarak şeffaflıkla ilgili. Elbetteki algoritmaları ve operasyon yöntemleri hakkında şeffaf olmazlar; bu, özel bilgilerle kumar oynamak olur. Ancak Google'ın reklam düzenlemeleri ve dağıtımıyla ilgili daha açık olmasını isterdim. Bu sayede pazarın boyutları hakkında daha iyi fikrimiz olurdu. Bir de Google News'a koydukları haberlerin kaynakları hakkında daha açık olmalarını dilerdim. Çin ve İran gibi ülkelerde rejim karşıtı, özgür ifadelere destek açısından temsil ettikleri gücü anlayabilmelerini isterdim. Google ve savunucularının bu konudaki tartışmaları ise, Çinliler için sınırlı bir internet imkanı olmasının hiç imkan olmamasından çok daha iyi olduğu yönünde. Bence bu Google'ın kendi gücünü hafife alması anlamına geliyor. Eğer Çinliler yarın aniden Google'sız kalma şansına sahip olsalar, Google buna itiraz ederek bir "Google Devrimi" yaratabilir. Bunu biraz abartarak söylüyorum ama keşke Google özgür ifade konusundaki gücünü fark edip bunu olumlu yönde kullanabilseydi. Sonuçta Google bu özgür ifade sayesinde yaşıyor.
- Kıtlığın sonu ve bolluğun yönetilmesi hakkında yazmışsınız. Finansal kriz konusunda ne eklerdiniz kitabınıza? Son anlarda çeşitli eklemeler yaptım; finansal krizden çok ekonomimizde meydana gelen ciddi değişimlerle ilgili. Google bu süreci yaratan, sebep olan bir unsur değil belki, ama bu sürecin bir parçası gibi. Bundan çıkarılabilecek en büyük sonuç ise, şirketlerin başka şirketleri satın almak üzere borçlanıp ölçeklerini büyütmesi için daha zaman gerekiyor, çünkü o sermayeyi borç alamıyorlar. Tıpkı Google'ın yeni platformlar ve ağlar oluşturması gibi ölçeklerini genişletmeleri gerekiyor. Sanıyorum finansal kriz dışında Google ekonomi modeli şu ankinden çok daha fazla kullanılabilir olacak. Şu an için harika gitse bile yolumuzu belirlemek, dünya görüşümüz üzerinde düşünmek ve onu şekillendirmek için mükemmeli takip etmek ve Google gibi akıllı firmaları izlemek gerekiyor.
- Google'ın yeni tarayıcısı Chrome'dan sadece iki kere bahsetmişsiniz. Niçin? Burada eleştirel bir yaklaşım sezdim?
Çünkü ben bir Macintosh kullanıcısıyım ve bu yazılım Mac bilgisayarlarda kullanılamıyor. Bu kadar basit. Ben titiz biriyim ve bu programı kendi sistemimde çalıştırabilmeliyim. Ama kitabın başında belirttiğim gibi artık Dell marka bilgisayar kullanmayacağım.
- Apple hiç "Google-ca" hareket etmemesine rağmen oldukça başarılı. Bugün, Steve Jobs'un sağlık durumundan dolayı şirket bir dönüm noktasında olabilir. Sizce bunu fırsat bilerek daha "Google-ca" davranabilirler mi?
Doğru. Kitapta Rishad Tobaccowala'ın da belirttiği gibi Apple aslında çoktan Google-ca hareket etmeye başladı. Duruşlarından da anlaşıldığı gibi, tanrı gibi hissetmemizi sağlıyorlar. Steve Jobs'un hikayesi... açıklık, şeffaflık ve kişisel gizlilikle ilgili sorular beni oldukça etkiliyor. Google'ca olmayı ya da internet açısından daha zeki olmayı, daha şeffaf ve açık olmak olarak tanımlıyorum. Bloglar dünyasında, bu şeffaflığın arkasında bir ahlak olduğunu keşfettim. Apple, Steve Jobs' un sağlığı ile ilgili daha açık olmalı mı ? Evet, belki de. Fakat sağlık sorunları gibi durumlar elbetteki özel hayatla ilgili. Sonuç olarak olayın sonunda nereye kadar dayanıcağını bilemiyorum. Fred Wilson, kendi bloğunda bu konuya karşın Apple' a olan kızgınlığını bir göstergesi olarak şu an için Apple hisseleri alınmamasını öneriyor. Yatırım araştırmalarından bunu anlıyorum. Ben kendi kitabımda kendi sağlığımla ilgili açıklamalarda bulunup bundan bir fayda sağlamaya çalışabilirim ama elbette ki ben bir CEO değilim; ne de Apple'ın tanrısı. Bunun dışında umarım ki Apple çok fazla değişmez. Çünki Apple ürünlerini çok seviyorum. Bütün ailem ve ben Apple ürünleri kullanıyoruz. Bir Mac bilgisayarım ve İPhone sahibiyim. İyi iş çıkarıyorlar, dünya görüşleri bence değişmemeli.
- "'Müşterileriniz en iyi reklamcılarınızdır'" demişsiniz. Firmaların bu tür tavsiyeleri, geribildirimleri dinlemeleri gerekiyor. Amazon.com'da sizinle ilgili iki beş yıldız almış eleştiri yer alıyor. Ayrıca Jeff Lippincott adında bir kullanıcıdan da almış olduğunuz iki yıldızlı bir eleştiri var. Kitabınız için "organizayonu zayıf", "zayıf yazılmış"diyor. Bu eleştiriye karşılık Lippincott'a Google-ca nasıl cevap vereceksiniz?
Lippincott' un tavsiyelerinden ders çıkarıp, bir sonraki kitabımı daha iyi yazabilirim. Şu an kitap üzerinde değişiklik yapamam, mümkün değil. İddialardan çok daha karmaşık durumlar var bu süreçte. En büyük kazancımın, Amazon.com ve kendi bloğum üzerinden bana yöneltilen eleştiriler ve farklı görüşler olduğunu düşünüyorum. Kitaptaki sigorta bölümü, sigortanın Google-ca uygulanamayacağını ifade ettiğimde hatalı olduğumu söyleyen okuyucularım sayesinde ortaya çıktı.
The Atlantic' ten Nick Carr'a göre Google bizi aptallaştırıyor çünkü derin konuşmalar derin tartışmalara sebep oluyor. Bu konuda ondan farklı düşünmüyorum açıkcası. Ayrıca bu tür tartışmaların ve fikirlerin yeniden gözden geçirilmesi de yeni tartışmalara yol açacaktır. Ben de işte bunu umuyorum ve bu sebepten kitabın sonunda bu tartışmanın devam etmesini istediğimi belirttim. Çünkü biliyorum ki insanlar benden farklı düşüncelerde olacaklar ve bu durum da okuyucular açısından oldukça besleyici olacaktır.
Jeff Jarvis: (Gülüyor) Sanırım onlar da zaten bu kitabın içinde. Bu kitaptaki amaç Google'ı tapınılacak hale getirmek değil. Amaç, kafa karıştırıcı, beklenenin dışında ve zorunlu olarak ortaya çıkan değişimlerle yüzleşerek "Kim bunda başarılı? ve "Neden?" sorularını sormak. Bu yüzden Google'a belirli bir mesafeden hayranlıkla bakmanın yanı sıra bu kitaba Mark Zuckerberg'in Facebook'undan, Craig Newmark'ın Craigslist'inden, Jeff Bezos'un Amazon'undan anekdotlar ve örnekler dahil ettim. Bir grup insan interneti keşfetmiş ve başarılı olmuş. Siz bunlardan istediğinizi seçebilirsiniz. Ben Google'ın en uygun objektife sahip olduğunu düşünüyorum çünkü devasa boyutlarda ve Times of London'da belirtildiğine göre dünya tarihindeki en hızlı büyüyen şirket. Öyleyse dünyaya yeni bir açıdan bakmak için Google'ı mercek olarak kullanmaktan daha iyi ne olabilir?
- Peki son 24 saat içinde Google'ı nasıl kullandınız?
Hepsini sayabilir miyim? Elektronik postam Google'da, internete her girişimde Google'dayım. Çeşitli türlerde haberler arattım, Münih restoranlarını ve yolumu bulmak için Google Maps'i kullandım, Google Arama'da film listelerini ve özetlerini buldum. Ayrıca Google'dan videolar da izledim.
- Ne çok şey!
Sanırım hepsi bu da değil. Blogumda Google Ads sayesinde birkaç kuruş kazanıyorum. Geçen akşam kaydettiğim müthiş Beatbox ve keman düetinin kısa bir filmini yapıp You Tube'a koyacağım. Google'ın kollarının uzandığı herşeyi düşünmeye çalışıyorum, ama büyük ihtimalle farkında bile olmadığım şekillerde kullanıyorum.
- Basılmış kitaplar en az "Google-ca" mecralar sayılabilir. "Google olsa ne yapardı?" yı bu konseptin içine nasıl oturttunuz?
Öncelikli olarak kabul ediyorum ki ikiyüzlüyüm. Bu kitabı mümkün olabilen en dijital, araştırılabilir ve link verilebilir şekilde yapamadım çünkü yayıncıdan avans ve başka hizmetler almıştım. Takdir edersiniz ki benim de yemek yemem lazım ve bu fırsatı kaçıramazdım. Ancak kitabım, bloğumda umduğumdan çok daha "Google-ca" oldu. Blogumdaki en mükemmel şey ise, okuyucularımın büyüleyici cömertliği ve zorlamalarıyla bilgi eksikliklerimi kapatmaları oldu.
- Peki Google'ın kendi içinde "Google-ca" davranmadığı bölümler var mı? Reklam gelirlerinin dağılımını
göstermemeleri gibi mesela.
Evet, Google'ın pek "Google-ca" davranmadığı bazı bölümler var. Bunlar genel olarak şeffaflıkla ilgili. Elbetteki algoritmaları ve operasyon yöntemleri hakkında şeffaf olmazlar; bu, özel bilgilerle kumar oynamak olur. Ancak Google'ın reklam düzenlemeleri ve dağıtımıyla ilgili daha açık olmasını isterdim. Bu sayede pazarın boyutları hakkında daha iyi fikrimiz olurdu. Bir de Google News'a koydukları haberlerin kaynakları hakkında daha açık olmalarını dilerdim. Çin ve İran gibi ülkelerde rejim karşıtı, özgür ifadelere destek açısından temsil ettikleri gücü anlayabilmelerini isterdim. Google ve savunucularının bu konudaki tartışmaları ise, Çinliler için sınırlı bir internet imkanı olmasının hiç imkan olmamasından çok daha iyi olduğu yönünde. Bence bu Google'ın kendi gücünü hafife alması anlamına geliyor. Eğer Çinliler yarın aniden Google'sız kalma şansına sahip olsalar, Google buna itiraz ederek bir "Google Devrimi" yaratabilir. Bunu biraz abartarak söylüyorum ama keşke Google özgür ifade konusundaki gücünü fark edip bunu olumlu yönde kullanabilseydi. Sonuçta Google bu özgür ifade sayesinde yaşıyor.
- Kıtlığın sonu ve bolluğun yönetilmesi hakkında yazmışsınız. Finansal kriz konusunda ne eklerdiniz kitabınıza? Son anlarda çeşitli eklemeler yaptım; finansal krizden çok ekonomimizde meydana gelen ciddi değişimlerle ilgili. Google bu süreci yaratan, sebep olan bir unsur değil belki, ama bu sürecin bir parçası gibi. Bundan çıkarılabilecek en büyük sonuç ise, şirketlerin başka şirketleri satın almak üzere borçlanıp ölçeklerini büyütmesi için daha zaman gerekiyor, çünkü o sermayeyi borç alamıyorlar. Tıpkı Google'ın yeni platformlar ve ağlar oluşturması gibi ölçeklerini genişletmeleri gerekiyor. Sanıyorum finansal kriz dışında Google ekonomi modeli şu ankinden çok daha fazla kullanılabilir olacak. Şu an için harika gitse bile yolumuzu belirlemek, dünya görüşümüz üzerinde düşünmek ve onu şekillendirmek için mükemmeli takip etmek ve Google gibi akıllı firmaları izlemek gerekiyor.
- Google'ın yeni tarayıcısı Chrome'dan sadece iki kere bahsetmişsiniz. Niçin? Burada eleştirel bir yaklaşım sezdim?
Çünkü ben bir Macintosh kullanıcısıyım ve bu yazılım Mac bilgisayarlarda kullanılamıyor. Bu kadar basit. Ben titiz biriyim ve bu programı kendi sistemimde çalıştırabilmeliyim. Ama kitabın başında belirttiğim gibi artık Dell marka bilgisayar kullanmayacağım.
- Apple hiç "Google-ca" hareket etmemesine rağmen oldukça başarılı. Bugün, Steve Jobs'un sağlık durumundan dolayı şirket bir dönüm noktasında olabilir. Sizce bunu fırsat bilerek daha "Google-ca" davranabilirler mi?
Doğru. Kitapta Rishad Tobaccowala'ın da belirttiği gibi Apple aslında çoktan Google-ca hareket etmeye başladı. Duruşlarından da anlaşıldığı gibi, tanrı gibi hissetmemizi sağlıyorlar. Steve Jobs'un hikayesi... açıklık, şeffaflık ve kişisel gizlilikle ilgili sorular beni oldukça etkiliyor. Google'ca olmayı ya da internet açısından daha zeki olmayı, daha şeffaf ve açık olmak olarak tanımlıyorum. Bloglar dünyasında, bu şeffaflığın arkasında bir ahlak olduğunu keşfettim. Apple, Steve Jobs' un sağlığı ile ilgili daha açık olmalı mı ? Evet, belki de. Fakat sağlık sorunları gibi durumlar elbetteki özel hayatla ilgili. Sonuç olarak olayın sonunda nereye kadar dayanıcağını bilemiyorum. Fred Wilson, kendi bloğunda bu konuya karşın Apple' a olan kızgınlığını bir göstergesi olarak şu an için Apple hisseleri alınmamasını öneriyor. Yatırım araştırmalarından bunu anlıyorum. Ben kendi kitabımda kendi sağlığımla ilgili açıklamalarda bulunup bundan bir fayda sağlamaya çalışabilirim ama elbette ki ben bir CEO değilim; ne de Apple'ın tanrısı. Bunun dışında umarım ki Apple çok fazla değişmez. Çünki Apple ürünlerini çok seviyorum. Bütün ailem ve ben Apple ürünleri kullanıyoruz. Bir Mac bilgisayarım ve İPhone sahibiyim. İyi iş çıkarıyorlar, dünya görüşleri bence değişmemeli.
- "'Müşterileriniz en iyi reklamcılarınızdır'" demişsiniz. Firmaların bu tür tavsiyeleri, geribildirimleri dinlemeleri gerekiyor. Amazon.com'da sizinle ilgili iki beş yıldız almış eleştiri yer alıyor. Ayrıca Jeff Lippincott adında bir kullanıcıdan da almış olduğunuz iki yıldızlı bir eleştiri var. Kitabınız için "organizayonu zayıf", "zayıf yazılmış"diyor. Bu eleştiriye karşılık Lippincott'a Google-ca nasıl cevap vereceksiniz?
Lippincott' un tavsiyelerinden ders çıkarıp, bir sonraki kitabımı daha iyi yazabilirim. Şu an kitap üzerinde değişiklik yapamam, mümkün değil. İddialardan çok daha karmaşık durumlar var bu süreçte. En büyük kazancımın, Amazon.com ve kendi bloğum üzerinden bana yöneltilen eleştiriler ve farklı görüşler olduğunu düşünüyorum. Kitaptaki sigorta bölümü, sigortanın Google-ca uygulanamayacağını ifade ettiğimde hatalı olduğumu söyleyen okuyucularım sayesinde ortaya çıktı.
The Atlantic' ten Nick Carr'a göre Google bizi aptallaştırıyor çünkü derin konuşmalar derin tartışmalara sebep oluyor. Bu konuda ondan farklı düşünmüyorum açıkcası. Ayrıca bu tür tartışmaların ve fikirlerin yeniden gözden geçirilmesi de yeni tartışmalara yol açacaktır. Ben de işte bunu umuyorum ve bu sebepten kitabın sonunda bu tartışmanın devam etmesini istediğimi belirttim. Çünkü biliyorum ki insanlar benden farklı düşüncelerde olacaklar ve bu durum da okuyucular açısından oldukça besleyici olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder